Tarihöncesi dönem, topraklarımızda dolaşan hayvanların boyutları arasındaki zıtlıklar nedeniyle kavramak zor olabilir. Biz insanlar olarak, bir şeyi doğru bir şekilde hayal etmek için genellikle benzerlik ararız. Bu da, günümüzde bildiğimiz hayvanların, diğer yaratıkların veya nesnelerin boyutunu görselleştirmek için en etkili araç olduğu anlamına gelir.
Tarihöncesi dönemdeki at, günümüzdeki versiyonundan kat kat daha küçüktü; ancak 9 fit uzunluğunda ve 550 pound ağırlığında tarihöncesi devasa ağaç porsukları da vardı! Pek çok insan, tarihöncesi döneminde inanılmaz büyüklükteki çeşitli yaratıklardan haberdar değildir, bu yüzden burada onlardan daha detaylı bir şekilde bahsedeceğiz.
Tarihöncesi Dönemde Hayvanlar Neden Bu Kadar Büyüklerdi?
Bir zamanlar devasa yer sıçanları ve dev mamutlar, dinozorlarla birlikte Dünya’da dolaşıyorken, bu yaratıklar neden şimdi soyu tükenmiştir?
Bu sorunun cevabı karmaşıktır. Tarihöncesi dönemdeki büyük yaratıkların başarısının en büyük nedenlerinden biri, daha yüksek oksijen içeriğine erişimleriydi. Aynı zamanda, bu hayvanlar oldukça verimli beslenen ve sınırlı yiyeceğe rağmen oldukça büyüyebilen canlılardı.
Bu dönemdeki hayvanların boyutunu etkileyen başka bir faktör de, birçok büyük hayvanın büyüklüğüne rağmen oldukça hafif kemiklere sahip olmalarıydı. Birçok dinozor, kuşlarla benzerlik gösteren kemik yapılarına sahipti. Bu keşif, bilimsel topluluğu sarsmıştı.
Hafif kemikler ve karmaşık hava kesesi sistemleri, bu büyük hayvanların muazzam boyutlarına rağmen etkili bir şekilde serinlemelerine ve solunum yapmalarına olanak tanıyordu.
Cope Kuralı, bu dönemdeki çok büyük hayvanların fenomenini açıklamada da kullanılır. Bu kural, organizmaların giderek daha büyük olmaya evrimleşme eğiliminde olduğunu belirtir. Genel atmosferdeki değişiklikler olmadan, tarihöncesi dönemde var olan bu dev organizmaların asla yok olmayabileceği düşünülmektedir.

- Boynuzlu Mamut (Steppe Mammoth) Bugün filler oldukça büyük olsa da, tarihöncesi memeli olan Boynuzlu Mamut (Mammuthus trogontherii) daha da büyüktü.
Bu yaratık, Kutup Mamutuna yakın bir akrabaydı. Adım Boynuzlu Mamut, muhtemelen yaklaşık 10 ton ağırlığındaydı ve Pleistosen çağında Avrasya habitatında yaşıyordu.
Bu dev mamut, Pleistosen dönemden sonraki döneme geçişte diğer çeşitli mamut türlerinin atası olarak kabul edilir. Bu devasa fil benzeri yaratık, erken ve orta Pleistosen boyunca Avrasya’nın geniş alanlarında yaygın bir şekilde bulunuyordu.
Boynuzlu Mamut, omuz hizasında 13 fit kadar uzun olabilirdi, ancak Azov Müzesi’ndeki iskelet, omuz hizasında neredeyse 15 fite ulaşıyor! Bu hayvanların ağırlığının yaklaşık 14.3 ton civarında olduğu düşünülmektedir. Bilim insanları, muhtemelen otlak hayvanları veya karışık besleyiciler olduklarını düşünmektedir.
Tarih öncesi dönemde, bu devasa Boynuzlu Mamutlar, çevrelerindeki alanlarına hükmeden görkemli varlıklardı ve o dönemdeki Avrasya peyzajının belirgin bir parçasıydılar. Onların büyüklüğü ve etkileyici görünümleri, bugünkü fillere kıyasla hayal gücümüzü zorlayacak bir manzaraydı.
Titanoboa: Tarihöncesi Dönemin Dev Yılanı
Bu devasa boa son zamanlarda Kolombiya’da keşfedildi. Uzunluğu 40 fiti bulacak ve bir tondan daha fazla ağırlığa sahip olacaktı.
Bilim insanları, muhtemelen modern bir boa yılanına çok benzediğini düşünüyor. Ancak avlanma ve davranış biçimiyle su içinde yaşayan bir anakonda gibi davranmış olabilir. Yılanın doğal yaşam alanı tropikti, bu da onun yırtıcı doğasını ve anakonda benzeri avlanma yöntemini açıklamaya yardımcı olabilir.
Titanoboa, tarih öncesi dönemin devasa yılanları arasında dikkate değer bir yer tutuyor ve Kolombiya’nın tarihi doğal mirasının önemli bir parçasıdır. Etrafında bir zamanlar dolaşan bu dev yılanın hayal edilemez boyutları, insanları büyülüyor ve tarih öncesi dünyasının ne kadar çeşitli ve şaşırtıcı olduğunu gösteriyor.
Tarihöncesi Dev Griffen Sineği
Tarihöncesi dönemde birçok dev böcek, büyük hayvanlarla aynı çevreyi paylaşıyordu. Dev Griffen Sineği, Meganeuropsis permiana, bugüne kadar kaydedilmiş en büyük böceğin var olduğu biliniyor.
Bu uçan yaratığın kanat açıklığı 28 inçti. Bu, günümüzde var olan en büyük yusufçukların iki katından daha fazla bir boyuttu. Bu böcek, modern bir karga kadar ağırlığa sahipti.
Tarihöncesi dönemdeki bu dev böcekler, o dönemdeki çevrenin göz alıcı ve ilgi çekici parçalarıydı. Büyüklükleri ve görünüşleri, bugünkü böceklerden oldukça farklıydı ve tarihöncesi dünyasının çeşitliliğini ve etkileyiciliğini yansıtıyorlardı. Bu büyülü döneme dair yapılan araştırmalar, evrimsel tarihimize ve ekosistemlerin karmaşıklığına dair bize çok şey anlatıyor.
Tarihöncesi dönemin Permian çağı, dinozorların varlığından önceye denk gelir. Bu dönemde diğer hayvan türlerine kıyasla böcekler oldukça yaygındı. Aynı zamanda büyük deniz canlıları da bu dönemde varlığını sürdürüyordu, bu da okyanusun ve gökyüzünün, günümüzde görenleri şaşırtacak kadar büyük yaratıklarla dolu olduğu bir dönemdi.
Böceklerden korkan birçok insan için, düşünün ki başınızın üzerinde bu kadar büyük bir böcek uçuşuyor ve siz de yiyecek toplarken onunla karşılaşıyorsunuz!
Tarihöncesi Dev Ağaç Porsuğu
Yer porsukları, boyutları bakımından oldukça çeşitlilik gösterirdi, ancak en büyükleri altı fit uzunluğunda olabilir ve ağırlığı 4 ton kadar olabilirdi! Bu devasa yaratıklar, Pleistosen döneminde oldukça yaygın bir şekilde bulunuyordu.
Yer porsuğu, modern porsuklarla benzer bir diyetle beslenirdi. Devasa kuyruğunu dengelemek için kullanır ve arka ayaklarının üzerinde dengede durarak ağaç dallarını tutup en iyi yaprakları alarak otlatırdı. Bu yaratıkların boyutları ve yere yakınlığı nedeniyle, üzerlerinde çok fazla tüy bulunup bulunmadığı konusunda tartışmalar vardır. Tüysüz bir porsuk biraz korkutucu olabilir. Üstelik, ağaçlardan beslenmek için yukarı doğru kalktıklarında yaratıkların boyutu da göz kamaştırıcıydı.
Bu dev porsuğun muhtemelen sosyal gruplar içinde yaşadığı düşünülmektedir. Ancak aynı zamanda yalnız yaşayan mağara sakini bir canlı da olabilirdi. Porsuğun doğal düşmanlarının pek olmadığı bir dönemde, bu yaratıkların sosyal organizasyonu hakkında halen süren bir tartışma vardır.
Tarihöncesi dönemin dev ağaç porsuğu, o dönemin doğal dünyasının hem merak uyandıran hem de ürkütücü bir parçasıydı. Bu devasa yaratığın yaşam tarzı ve davranışları hakkındaki araştırmalar, tarihöncesi ekosistemlerinin karmaşıklığını ve zenginliğini anlamamıza yardımcı oluyor. Onların büyülü ve şaşırtıcı dünyasını keşfetmek, tarihöncesi dönemdeki hayvanların çeşitliliğini ve evrimini takdir etmek için muhteşem bir fırsattır.
Tarihöncesi Dönemin Kılıç Dişli Kedisi
Tarihöncesi Dönemin Kılıç Dişli Kedisi (Smilodon), tarihöncesi çağda yaşamış büyük hayvanlar arasında en tanıdık olanlardan biridir.
Bu devasa kedi yaklaşık altı fit uzunluğunda olurdu ve üç fitin üzerinde boyu olabilirdi. Ağırlıkları 350 ile 600 pound arasında değişirdi. Fosil yataklarında bulunan kafatasları, bu hayvanın ağzını modern bir kaplanın ağzından iki kat daha fazla, 120 derece kadar açabileceğini gösteriyor.
Bu yırtıcı hayvanın, modern bir aslan gibi yüksek ve uzun mesafelere zıplayabileceği düşünülüyor. Bu, havada 12 fit kadar yükseğe ve 20 fitin üzerine zıplayabilecekleri anlamına gelir.
Kılıç Dişli Kedi bir etoburdu ve muhtemelen bizon, develer ve yer porsukları gibi avları avlarlardı. Bu avlar, onların güçlü ve keskin dişleriyle başa çıkmalarını sağlayan büyük yırtıcılık yeteneklerine karşı koyardı.
Bu muhteşem yaratıklar, tarihöncesi dünyanın zengin ve heyecan verici bir parçasıydı ve onların hayatta kalma savaşı ve avcılık becerileri, tarihöncesi ekosistemlerin anlaşılmasına ve takdir edilmesine katkı sağlar. Onlar, tarihöncesi dönemdeki hayvan krallığının güçlü ve görkemli temsilcileridir ve insanları büyülemeye ve hayrete düşürmeye devam ediyorlar.